Murakami Edebiyatı



Patrick Süskind ~ Koku

Bu aralar çoğu şeye pasif olmakla beraber, kendimi soyutlamanın peşindeyim, en azından öyle zannediyorum. Neyse ki, Patrick Süskind'in, Koku'su beni kendime getirmeye yetti. Kısa zaman önce Güvercin'le tanıştığım yazar, beni bu kitabıyla avuçlarına aldı! Duymamış olmanızın zor olduğu bir kitap bu.


Eski çağ Fransa'ya gidip geldim. Çoğu zaman Jean-Baptiste Grenouille gibi hissettim. Onun kadar öfkelendim. Onunla beraber yoksulluk çektim. Hatta, kokusunu aldığı parfümleri (portakal çiçeği, biberiye vs. parfüm esansları) burnumun dibindeymişcesine kokladım. Lakin, yarattığı muhteşem korku ciddi derece beni ürküttü. Bunu belirtmem şart.

Ya da, yaşamın kendisine hep sürüp giden bir kışlamadan başka bir şey vermediği, ağaçtaki o kene gibi. Dış dünyaya olabilecek en küçük yüzeyi göstermek için kurşuni gövdesini küre biçimine sokan, dışarıya bir şey sızdırmamak, kendinden bir damla ter bile yitirmemek için derisini dümdüz, kaskatı yapan küçük, çirkin kene. Kimse görmesin de ezmesin diye özellikle küçülen, gösterisizleşen kene. Kendi içine toplaşıp ağacına çöreklenmiş, kör, dilsiz, yalnız havayı koklayan, yıllarca, fersah fersah öteden geçen, kendi gücüyle hiçbir zaman erişemeyeceği hayvanların kan kokusunu alan, yalnız bir kene.

Kitabın, ünlü yönetmen Tom Tykwer tarafından çekilen şahane bir filmi de mevcut. Maalesef ben önce filmi izledim, kitabı yeni okuyabildim. Önce kitap, sonra film. Neden mi? Kesinlikle insanın tahayyül edebilme yetisi, görmeden daha üstün. Kitabı bol bol sindirin, sonra filmi mideye indirin. Her iki eylemi de beğeneceğinize eminim, özellikle okuma kısmını!

Can Yayınları'ndan çıkan Koku kitabını buradan satın alabilirsiniz. Özetse aşağıda. Bol keyifli okumalar!

18. yüzyıl Fransa'sında geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes