Murakami Edebiyatı



Georges Perec - Şeyler

Uyuyan Adam'ı ile tanımıştım Georges Perec'i. Ciddi anlamda şükela bir anlatıydı. Şeyler'in de aşağı kalır yani yok hani. Altmışlı yıllarda öğrenciliğin bitişinden sonra iki anketörün hayatı ve durumu anlatılıyor. Kara kalabalıklar arasında yalnızlıklarımızı, seyrettiğimiz filmleri eleştirirken eleştirmen kesilmemiz ve onca okuduğumuz kitaplardan hiçbir şey öğrenememek. İnsanlığın suçu bu.


Şu kitapçıktan bile tonlarca sistem eleştirisi, üstüne insanların zafiyetini gösteren yazarı tebrik etmek gerek. Hakikaten öyle, durmadan alıyoruz. Mutlu olmak adına, sevdiğine almak için alınan bir çiçek, kitap kurduna alınmış bir kitap vs. daha niceleri. Sırf mutlu olmak, kendimiz olmak adına aldığımız bütün bu "şeyler" yaşam alanımızı kısıtlıyor. Kendimizi boğdukça boğuyoruz. Özgürlüğümüzü eşyalara bağlıyor, kendimizi onlarda bulur sanıyoruz...

Şeyler, öyle anlatılacak türden değil. Mutlaka okumanız gerekiyor. İyi ki 1001 Kitap serüvenine katılmışım. Bu şahane kitaptan mahrum kalacaktım yoksa. Mutlaka okumanızı öneriyorum. Lütfen okuyun.

Metis Yayınları'ndan çıkmış kitabın tanıtım yazısı aşağıda.

Jérôme'la Sylvie, özgürlüklerinden hiç ödün vermeden her şeye sahip olmayı düşlerler. Oysa öğrencilikten çıkıp daracık odalardan, "bir pantolon, bir kazak"tan, kötü yemekhane yemeklerinden kurtulmanın ve düşledikleri yaşama ulaşmanın bir bedeli vardır. Nesnelerle örülü yaşam giderek daha da ulaşılmaz bir imgeye dönüşür. Perec, Şeyler'de, 60'lı yılların, Jérôme'la Sylvie ve arkadaşlarının bu hikâyesiyle Fransız toplumunun keskin bir tanımını veriyor. Dahası her şey ne kadar tanıdık.

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes