Murakami Edebiyatı



Horace Walpole - Otranto Şatosu

Kitabı yeni okumuş değilim, hatta rahatlıkla "üç ay geçti" diyebilirim. İlk kez okudum ve beğenmedim maalesef Horace Walpole'u. Ne bileyim, konusu bana Drakula ve Frankenstein'ı andırıyordu. Gotik olarak evet benziyoruz ama, sevemedim nedense. Bir iki tavsiye ve Okunacak 1001 Kitap'tan biri olduğundan okudum.


Otranto Şato'suna saygılı olunması gerektiğini düşünenlerdenim. 1764'te yazıldığı düşünüldüğünde hele. Bu kitap, Gotik edebiyatın kurucusu sayılıyormuş. Gotik havayı oldum olası okumayı severim, izlemeyi de severim. Lakin, burada nedense tuhaf bir çelişkiye düştüm. Neyse ki, okunacaklar listesinden bir kitap daha eksilmiş oldu.

Olumsuz yorumlarıma bakmayın. Beni biliyorsunuz, bol ödüllü, ağdalı ve ağır dilli tasvirlerden hoşlanan biriyim; çoğu kişinin deyimiyle 'sıkıcı edebi kitaplar'dan hoşlanan biriyim. Yukarıdan düşen devler, mahzenler, ayışığı, hayaletlerden fırlayan portreler ve kovalamaca. Çoğu kişinin bayılarak okuyacağına eminim. Ben beğenmedim orası ayrı.

Can yayınlarından çıkan kitabın tanıtım yazısını aşağıda bulabilirsiniz.

"Gotik" terimini edebiyat alanında ilk kullanan kişi olarak bilinen Walpole, 1764'te kendi özel basımevinde hazırladığı Otranto Şatosu'nun toplumda nasıl karşılanacağını kestiremediği için, kitabı XVI. yüzyıldan kalma İtalyanca eski bir elyazmasının çevirisi olarak sundu. İlk baskının kapağında "Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrio'nun yazdığı İtalyanca aslından William Marshal tarafından çevrilmiştir" ibaresi vardı. İkinci baskıdaysa ne çevirmen adı vardı, ne de yazar.

Şöyle der Walpole bir mektubunda: "Uyandığımda o düşten anımsadığım tek şey, kendimi bir Ortaçağ şatosunda görmemdi (benim gibi kafası Gotik hikâyelerle dolu biri için bu mekân çok doğal sayılır); hayli yüksek bir merdivenin en tepesinde, tırabzanın üzerinde son derece büyük bir zırhlı el gördüm. O akşam oturdum ve ne söyleyeceğimi, ne anlatacağımı bilmeden yazmaya koyuldum. Yazdıkça hikâye gelişti, benim de hoşuma gitmeye başladı (üstelik politikadan başka bir şey düşünebildiğim için de çok seviniyordum); kısacası kendimi öylesine kaptırdım ki, kitabı iki aydan kısa sürede bitirdim."

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes