Murakami Edebiyatı



Jack London ~ Demir Ökçe

Eminim herkes bir Jack London okumuştur. En klişeden başlayalım: Beyaz Diş, okumayan var mı? İlkokulda okurken, okuma yarışmasında çabucak bitirip, birinci olmayı hedeflediğim kitaptı. Kütlesi o yaşlara göre hiç de azımsanacak değildi.



Demir Ökçe, gerçekten göremediğiniz gerçekleri insanoğlunun suratına tokat gibi çarpıyor. İşçi sınıfının yaşadığı haksızlıklar, zorluklar... vs. sorunlar ele alınıp, çözüm yolunda önemli adımlara gebe bırakıyor kitap. Kısacası, geleceği gören romanlardan.



Politik içerikli kitaplardan uzak dursam da, klasikler olunca el kol bağlanıyor. Okunuyor. Matt Damon'ın bir tartışmada söylediği gibi: Sorun, "Sivil itaatsizlik' değil, 'sivil itaat." Alışmaya alışmamak gerek. Düzenin bir kölesi olmaktansa, var olmamayı yeğlemek, isteyebilmek...

Can yayınlarından çıkan kitabın tanıtım yazısı aşağıda. Mutlaka!

Dünyada çok büyük bir okur kitlesinin ilgisini kazanmış olan büyük yazar Jack London, varsayımlar üzerine kurduğu ünlü romanı Demir Ökçeyle işçi sınıfı yazınında haklı bir yer almıştır. Marxın yapıtlarının çoğunun Amerikada yayımlanmadığı bir dönemde (1906), işçi hareketlerinin doğuşuyla birlikte kitlelerin bir işçi sınıfı yazarı arayışına yanıt veren tek yazar Jack London olmuştur. İşci sınıfı yazını, işçi hareketinin gücünün bir ölçüsü, bir ifadesi olacak biçimde gelişebilir ancak; bu noktadan bakıldıkça, o dönem Amerikasında ancak işçi sınıfının gelişen bilincini yansıtan ürünlerin ortaya konması beklenebilirdi; İşte, Jack Londonın ölmezliğinde büyük payı olan Demir Ökçe, bu gereksinmeyi doyurmakla toplumcuların ilgisini ayakta tutmayı başarmıştır. Demir Ökçenin bugün bile bir toplumcu roman niteliğini koruması, yazarın kapitalizme yönelttiği ağır eleştirilerden kaynaklanmaktadır. Kapitalist sistemin savunucuları, romanın kahramanı Ernest Everhardın acımasız eleştirileriyle aşağılanmakta, toplumun en güçlü, en zengin kişilerine yani yönetici sınıfa ağır bir dille hakaret edilmektedir. Bedensel gücü, bilgisi, ileri görüşlülüğü ve yürekliliği ile örnek bir devrimci olarak idealize edilen Everhard, yazarın kızı Joan Londonın sözleriyle, "...Jack Londonın olmak istediği devrimci tipidir." Marxın yapıtları Demir Ökçenin yazıldığı 1906 yılında İngilizceye çevrilmiş olsaydı, Jack London kapitalist toplumdaki ikilemi sergilemekle kalmaz, artıdeğer ve üretim - fazlası konularında daha doğru çözümlemeler getirebilirdi kuşkusuz. Yazarın gözler önüne serdiği bu savaş, daha çok bireysel güçler arasında gelişmektedir. Romanda doğa - üstü bir varlık, bir "sarışın canavar" olarak betimlenen Everhardın çevresi, yazarın geleneğine uygun olarak, İdealize edilmiş kişilerle doludur. Ancak bunlar, yukarıda sözünü ettiğimiz gereksinmeyi karşılamaktan, ilgiyi kazanmaktan ırak tutmamıştır Demir Ökçeyi. Aynı ilgi, günümüzde de sürmektedir. Demir Ökçenin ünü, Jack Londonın ölümünden sonra, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında yönetici sınıfların tüm güçlerini ortaklaşmacılığa karşı kullandırmaya başladığında büyümüş ve bu ün, günümüze dek korunmuştur. Bukharinin toplumcu kitaplar listesine aldığı, yazarı Amerikalı olan tek kitap, Demir Ökçedir.

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes