Murakami Edebiyatı



Liberace: Behind the Candelabra

Liberace'yi tanımayan var mı? Bir nevi, Amerikalıların Zeki Müren'i olarak adlandırılan, hayatı ve ilişkileri tartışma çok açık, süpersonikvari piyanist! Steven Soderbergh'i görünce yönetmenlik koltuğunda filmin iyi olacağını direk çakmıştım ki; filmi epeydir bekliyordum izlemek için! Başrolde de, Michael Douglas ve Matt Damon olunca izlememek olmazdı.


Yönetmenin açıklamalarına göre, "filmi sinema için yapmak istiyordum lakin, stüdyolar fazlaca gay, deyip kabul etmediler," diyor ünlü yönetmen Soderbergh. Yine ünlü televizyon kanalı HBO sayesinde Behind the Candelabra çekilebilmiş. Televizyon filmi etiketi olmasaydı şayet, 87. Oscar gecesinde ismini bol bol duyabilirdik, olmuşa çare yok!

Liberace'in ilişkileri yeterince karışık. Gömlek değiştirir gibi erkek sevgili değiştiriyor. Kendisine benzetme konusunda -sevgililerini-epey ısrarcı. Hikaye fazlaca bilindik ve bir vakit sonra, varlık içinde yüzenlerin, bataklıkta battığını çok iyi anlıyorsunuz. Dönemin ışıltılı renklerine  (sarı, -özellikle altın sarısı- ve turuncu) bolca yer verilmiş. Piyanistin sahip olduğu zenginlik vs. gibi detaylar şahane yansıtılmış. Dönemin içine girebilmeniz yüksek bir olası. Michael Douglas tek kelimeyle göz kamaştırıcı idi. Bu oyunun göz ardı edilmemesini temenni ederim. Tam Liberace olmuş. Matt Damon ise, Douglas kadar olmasa da, genç ve yakışıklı sevgili Scott Thorson rolünde gayet iyi. Douglas'ın fazla profesyonelliği altında ezilse de, iyi!



Işıltılı ve zenginlerin baş döndüren hayatlarını merak edenler, onların yerinde olmak isteyenler; Matt ve Michael hayranları izlesin derim. Öğrenecek çok şey var!

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes