Murakami Edebiyatı



Tim O'Brien ~ Taşıdıkları Şeyler

Kitap diyetine son vermiş durumdayım. Okuyorum ama, yazamıyorum, gibi bir saçmalıkla geldim size. Buna, Siren yayınlarından çıkmış şahane bir savaş karşıtı kitapla son verdim, Taşıdıkları Şeyler ile! Ünlü Vietnam Savaşı'nı bilmeyen yoktur, ne kadar saçma nedenlerle başladığını da; işte Tim O'Brien, savaşın tüm saçmalıklarını yüzünüze kırbaç gibi indiriyor. En zoru, daima gerçeklerle yüzleşmektir. Taşıdıkları Şeyler'de tam olarak bunu yapacaksınız..!


İnanılmaz rahatsız edici olabilir, -ben rahatsız edici şeyleri: kitap, sinema ve sanatın her dalında daha bi' severim. Akılda kalıcı, yankıları uzun ömürlü oluyor- durmayın devam edin inadına. Kimi zaman ara vereceksiniz. Boğulduğunuzu hissedeceksiniz, her şeye rağmen nefes alma ihtiyacı duyacaksınız.. yine de sonuna kadar okumaya özen gösterin. Ardından üzerinize bir şeylerin çöktüğünü hissedeceksiniz; bunun kısa süreli bir durum olduğunu sanacaksınız ama, sonra gerçekleri algılamakla ilgili oluşan bir durum olduğunu anlayacaksınız!

Tim O'Brien - Savaştan bir fotoğraf!
Sakin bir dönemde okuduğumdan mıdır, ne anlamadım. Sakin giden hayatımdan kopup, kendimi Vietnam Savaşı'nın ortasında buldum kendimi. Sonra anlıyorsunuz ki, Tim O'Brien, savaşta savaşmış, oradaymış. Tamamen gerçek olaylara dayanarak yazmış bunu. Kimi zaman ağlayacak, sonra kalanlar hayatta kalmak için savaşacağı gerçeğiyle tekrar tekrar yüzleşeceksiniz. Mutlaka okuyun. Avi Pardo, şahane bir çevirmen; uzun süredir bir kitabı orijinal dilinde okuyormuşum gibi hissetmemiştim. Okuyun, ara vererek, diken üstünde! Kitaptan, kitap kadar rahatsız edici bir alıntı sizlerle!
Sert bir dil kullanırlardı o korkunç yumuşaklığı kapsayabilmek için. Nallandı derlerdi. Göçtü, işerken şişlendi. Acımasızlık değildi, sahne duruşuydu sadece. Oyuncuydular. Biri öldüğünde tam ölmek gibi değildi, çünkü tuhaf bir biçimde senaryo gereğiydi ve repliklerini ezbere biliyorlardı sanki, ironi katılmış trajedi. Ve bu yüzden farklı adlar yakıştırmayı severlerdi, ölüm gerçeğini parçalamak için. Cesetleri tekmelerlerdi. Baş parmakları keserlerdi. Homurtulu bir argoyla konuşurlardı.

Kitabı buradan satın alabilir, tanıtım bültenini ise, aşağıda bulabilirsiniz.

Savaşta olumlu hiçbir şey yoktu, ne düş, ne görkem, ne onur; onursuzluğun yüz kızarıklığı olmasın yeter ki. Utançtan ölmemek için ölürlerdi. Sürünerek tünellere girerler, ateş altında ilerlemeye devam ederlerdi. Her sabah, bütün belirsizliğe rağmen, bacaklarını harekete zorlarlardı. Dayanırlardı. Sırtlamayı sürdürürlerdi.

O kadar kolaydı, gerçekten. Kendini yere bırak, kaslarının gevşemesine izin ver, konuşma ve kankaların seni, yerden kalkıp havalandıktan sonra burnunu indirip ileri atılarak uzağa, dünyaya götürecek helikoptere yükleyinceye kadar hiç kımıldama. Kendini yere atmaya bakardı, ama kimse yere atmazdı kendini. Cesaret değildi tam olarak; amaç kahramanlık değildi. 


20 Şubat 2013 16:36

Hangi savaş için ne kadar haklı nedenler bulabiliriz ki :(
Yorumunuzla beni çok etkilediniz, mutlaka okuyacağım bu kitabı.

20 Şubat 2013 18:02

@Beyaz Kitaplık♦

Teşekkür ederim, beğendiyseniz ne mutlu bana. Beğeneceğinize eminim :)

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes