Yine Yekta Kopan'ın tavsiyesi üzerine okudum. "Okumaz olaydım" demek istemiyorum ama, neden bilmiyorum, sevemedim. Çok iç karartıcı geldi, ki ben karakterin iç seslerini seven bir okurum kitaplarda.. Buradaki tasvirler gerçekten güzel, hikayeyi sevemedim.
Yeni Hayat, ilginç bir kitap. Canan ve Dr. Narin adını çok duyacaksınız. Kitap bana; yabancı bir yerde yaşayan ve hayatının anlamsızlığının dibine vurmuş" gibi göründü. Öyle algıladım. Fazla iç ses ve tasvir seviyorsanız, kurgusu pek matah değil, fakat okunabilir.
İtiraf ediyorum, kitabı sırf kapağı için okumak istemiştim. Trenler hayatımda hep büyük rol oynamıştır. Çok fazla kullanmasam da, hep bir güzellik addetmiştir benim için.. Karar sizin kitapseverler.
YKY'den çıkmış kitabın tanıtım yazısı aşağıda.
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."
Orhan Pamuk'un coşkulu, lirik ve sihirli romanı Yeni Hayat bu sözlerle başlıyor. Okuduğu bir kitaptan sarsılarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fışkıran ışığa bütün hayatını veren ve kitabın vaat ettiği yeni hayatın peşinden koşan bir kahramanın olağanüstü hikayesi bu. Kitabın etkisiyle aşık oluyor, üniversite öğrenciliğinden uzaklaşıyor, İstanbul'dan ayrılıyor, bitip tükenmeyen otobüs yolculuklarına çıkıyor, taşra şehirlerine doğru savruluyor. Onunla birlikte ve aynı hızla sürüklenen okuyucu, kahramanın okuduğu kitabı değil, başından geçenleri izleyerek bize özgü bir hüznün ve şiddetin ta kalbinde buluyor kendini. Siyah beyaz televizyonlu kahvelere, video seyredilen otobüslere, trafik kazalarına, siyasi kumpas ve cinayetlere, bayi örgütlerine, paranoyakça kuramlara, saat kadar dakik muhbirlere, kaybolan eski eşyaların şiirine, taşranın öfkesine uzanan bu harikulade yolculuk, Orhan Pamuk'un, çağdaş dünya romanının en özgün yaratıcılarından biri olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. Bir yandan Hayat'ın, Eşsiz Anılar'ın, Ölüm'ün, Yazı'nın, Kaza'nın sırlarına, bir yandan da çocukluğun resimli romanlarına, bir belirip bir kaybolan meleğe ve Dante'nin, Rilke'nin şiirlerine açılan benzersiz bir roman.
Bize özgü bir hüznün ve şiddetin kalbine yolculuk.
İtiraf ediyorum, kitabı sırf kapağı için okumak istemiştim. Trenler hayatımda hep büyük rol oynamıştır. Çok fazla kullanmasam da, hep bir güzellik addetmiştir benim için.. Karar sizin kitapseverler.
YKY'den çıkmış kitabın tanıtım yazısı aşağıda.
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."
Orhan Pamuk'un coşkulu, lirik ve sihirli romanı Yeni Hayat bu sözlerle başlıyor. Okuduğu bir kitaptan sarsılarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fışkıran ışığa bütün hayatını veren ve kitabın vaat ettiği yeni hayatın peşinden koşan bir kahramanın olağanüstü hikayesi bu. Kitabın etkisiyle aşık oluyor, üniversite öğrenciliğinden uzaklaşıyor, İstanbul'dan ayrılıyor, bitip tükenmeyen otobüs yolculuklarına çıkıyor, taşra şehirlerine doğru savruluyor. Onunla birlikte ve aynı hızla sürüklenen okuyucu, kahramanın okuduğu kitabı değil, başından geçenleri izleyerek bize özgü bir hüznün ve şiddetin ta kalbinde buluyor kendini. Siyah beyaz televizyonlu kahvelere, video seyredilen otobüslere, trafik kazalarına, siyasi kumpas ve cinayetlere, bayi örgütlerine, paranoyakça kuramlara, saat kadar dakik muhbirlere, kaybolan eski eşyaların şiirine, taşranın öfkesine uzanan bu harikulade yolculuk, Orhan Pamuk'un, çağdaş dünya romanının en özgün yaratıcılarından biri olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. Bir yandan Hayat'ın, Eşsiz Anılar'ın, Ölüm'ün, Yazı'nın, Kaza'nın sırlarına, bir yandan da çocukluğun resimli romanlarına, bir belirip bir kaybolan meleğe ve Dante'nin, Rilke'nin şiirlerine açılan benzersiz bir roman.
Bize özgü bir hüznün ve şiddetin kalbine yolculuk.
Tweet
Ben de hiç sevmemiştim...
Orhan Pamuk'u seviyorum ama askerde okumaya başlayıp bir türlü bitirememiştim bunu. :(
Yorum Gönder