Interstellar, bilindiği üzere şişirme filmlerin yönetmeni Christopher Nolan'ın son filmi. Kimilerine göre başka bir başyapıtı. Peh! Dünya Inception saçmalığını överken -bana göre- ben sadece yorumlayarak bakıp gülmüştüm. Duygudan eser yoktu, burada biraz var ama kar etmiyor.
Hiçbir beklenti olmadan AVM'nin sinema salonunda izledim. Yüksek ses + sinema kötü filmi bile iyi hale getirir, biliyorsunuz. Ne yazık ki, Interstellar bana o duyguyu vermedi. Nolan'ın gerçek ve ünlü fizik bilimcilerle çalıştığını duyunca umut vaat ediyor demiştim, yanılmışım. Gerçekçiliğe dair bir konu, durum ortada yok.
Ünlü oyuncu kadrosunun yanında, daha iyi şeyler bekliyordum. Öte yandan filmin en sevdiğim ismin Jessica Chastain oldu. Çok hoş ve sempatik bir performansı var. Kendisini seviyor oluşum buna bağlanabilir belki, bilinmez. Matt Damon hayranları, kendisi kısa -çok kısa değil- ama kilit bir rolde. Lakin, Damon'ı ilk kez izlerken hoşlanmadım, rahatsız oldum bile. Uzun lafın kısa, kuantum fiziği, kara-delik, solucan deliği ve beşinci boyutlardan oluşmuş bir bilim-kurgu çorbasına hayır demiyorsanız sevebilirsiniz!
Ünlü oyuncu kadrosunun yanında, daha iyi şeyler bekliyordum. Öte yandan filmin en sevdiğim ismin Jessica Chastain oldu. Çok hoş ve sempatik bir performansı var. Kendisini seviyor oluşum buna bağlanabilir belki, bilinmez. Matt Damon hayranları, kendisi kısa -çok kısa değil- ama kilit bir rolde. Lakin, Damon'ı ilk kez izlerken hoşlanmadım, rahatsız oldum bile. Uzun lafın kısa, kuantum fiziği, kara-delik, solucan deliği ve beşinci boyutlardan oluşmuş bir bilim-kurgu çorbasına hayır demiyorsanız sevebilirsiniz!
Filmin en iyi yanı, Hans Zimmer'ın olağanüstü soundtrackleri olmuş. Ben şimdiden Ipod'uma attım, bol bol dinliyorum. Bir şeyler okurken inanılmaz konsantre sağlıyor. Tavsiye edilir. Seveceksiniz.
Tweet
Yorum Gönder