Nadine Gordimer - Yaşamaya Bak

Nadine Gordimer ilk defa okudum. Kendisi bol ödüllü yazarlardan. On parmağında, on marifet. The Conservationist kitabıyla Man Booker kazandı. 1991'de Nobel'e sahip oldu. Yazmaya dokuz yaşında başlamış. İlk öyküsü ünlü bir dergi de yayımlandığında daha onbeşindeydi.

Kitabı ne yazık ki sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Fazla sıktı beni. Şimdi düşünüyorum da, fena konusu yoktu. Lakin yazarın dili epey sıktı. Oysa araştırmalarımda dilinin güzelliği ön planda idi. Güney Afrika'daki ekolojik denge ve sosyal yaşantının üzerine bir inceleme tarzında bu kitap.

Yaşamaya Bak, ilginç, çok azınızın seveceği türden. Yazarı kesinlikle okumaya devam edeceğim. Kişiliği ve üslubu gayet sağlam duruyor. 90 yaşında gözlerine yaşama yummuş. Man Booker kapmış kitabına ulaşabilirsem okumayı düşünüyorum.

Can Yayınları'ndan çıkmış kitabın tanıtım yazısı aşağıda. Zevkli incelemeler dilerim.

“Felaketler çok özeldir, tıpkı aşk gibi.”

Güney Afrika'da yaşayan ekoloji uzmanı ve aktivist Paul Bannerman'ın hayatı, gördüğü kanser tedavisi sebebiyle yaydığı radyoaktivitenin çevresi için tehlike oluşturmaya başlamasıyla ironik bir hal alır. Hayatı, işi, ailesi ve geçmişi arasında yaşadığı çelişki, Güney Afrika'nın tarihi ve bugünü arasındaki çelişkiyle örtüşür. Gordimer, yine gerçeklere tanıklık ederek, eski Güney Afrika ırkçılık mağduru iken, yeni Güney Afrika'nın gerek toplumsal gerekse ekolojik açıdan geçmişini yok sayarak, yanlış bir ilericilik anlayışının mağduru oluşunu ele alıyor.

Yaşamaya Bak, bireylerin ya da toplumların sonsuza dek sahip olacaklarını sandıkları şeylerden vazgeçmek zorunda kaldıklarında yaşadıkları endişe ve huzursuzluğu anlatırken, dünyanın ve insanların her şeye rağmen kurtarılmaya değer olduklarına dair küçük ama değerli bir umut mesajı veriyor. Gordimer, geçmişe hâkim, bugünün farkında ve geleceğe uzanan zamansız bir yazar.

Tweet