Jean-Paul Sartre ~ Bulantı
2013 sona ermeden, okuduğum kitapları postlara dökmeye çabalıyorum. Bu yıl, fazla tembellik yaptım, özellikle yazma açısından. Jean-Paul Sartre ise, çok duyup ertelediğim bir yazar. Zor okunan deyip korktum hep. Sonunda!
Bulantı, çok değişik bir iç sese yönelik eleştiri. Kitabı böyle tanımlayabilirim. Betimlemer sizi sizden alacak emin olun. Sindire sindire okunması gerektiğine inandığım kitaplardan. Tek sefer de tüketim, fazla ağır kaçabilir. Zira, anlatmak istediği boyuna sorun var.
+(1).jpg)
"Geçmiş var olan bir şey değildi. Hem de hiç değildi. Ne eşyada ne düşüncemde varoluşuyordu. Kendi geçmişimin benden kaçtığını çoktan beri anlamıştım. Ama benim alanımın dışına kaçtığına inanmamıştım. Benim gözümde geçmiş, bir çeşit emekliye çıkarma; başka bir varoluşma biçimi bir tatil ve hareketsizlikti. İşi biten her olay, kendi kendine bir kutunun içine usulca giriyor ve fahri bir olay niteliği alıyordu. Hiçliği düşünmek bu kadar zordu işte."
Jean-Paul Sartre, Nobel'i kazanan en genç yazar. Fakat ödülü almaya reddetmiştir. Bu bile, yazarı daha çok sevdirmek için yeterli bir sebep. Dikkatli ve iyice okuyun. Bazı satır araların da iyice düşünün. Düşündükçe seviliyor bu yazar.
Can yayınlarından çıkmış olan kitabın tanıtım yazısı aşağıda. Dikkatli okumalar.
Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. "Varoluş"la yüz yüze gelen Roquentin'in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu. 20. yüzyıl roman sanatında da önemli bir yeri olan bu kitabı, Selâhattin Hilâv'ın usta işi çevirisiyle sunuyoruz.
Can yayınlarından çıkmış olan kitabın tanıtım yazısı aşağıda. Dikkatli okumalar.
Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. "Varoluş"la yüz yüze gelen Roquentin'in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu. 20. yüzyıl roman sanatında da önemli bir yeri olan bu kitabı, Selâhattin Hilâv'ın usta işi çevirisiyle sunuyoruz.
« 
»
Yorum Gönder