Murakami Edebiyatı



Agatha Christie - Roger Ackroyd Cinayeti

Şu yaşıma geldim, daha Agatha  Christie okumuşluğum yoktu. Birkaç güne kadar. Bunu yazmak bile utanç vericiyken, dilerseniz uzunca anlatmayayım kimseciklere. Bilindiği üzere, kendisi "Polisiyenin Kraliçesi" olarak lakabı var. Okudukça hakkının verdiğini öğreneceksiniz.



Ben Okunacak 1001 Kitap'tan biri listesinde Roger Ackroyd Cinayeti olmasaydı eğer, yazarı okumayı daha da erteleyecektim. Ne büyük aptallıkmış. Bilirsiniz, ben polisiye romanları okumaktan nefret ediyorum. Görmek dahi istemiyorum ama, eğer okuyacaksınız bu kadından okuyun derim. Final başlı başına bir şok etkisi yaratıyor. Çok şaşıracaksınız.



Agatha Christie, bir zamanlar İstanbul'a bile gelmiş ve rivayetlere göre, kaldığı otelde bir romanını tamamlamış. Kendisine, bu kadar kolay roman konularınızı nereden biliyorsunuz. Bir gün bir gazetecinin "tüm bu cinayetleri işlemeden nasıl yazabiliyorsunuz?" sorusuna

"işlemediğimi nereden biliyorsunuz!?" diye yanıtlamış. Uzun lafın kısası, polisiye sevmeyenler kişiler bile sevecek. Bu bünye bile polisiye okudu ya, siz okursunuz seve seve. İyi okumalar dilerim.

Altın Yayınlarından çıkmış kitabın tanıtım yazısı aşağıda. 


King's Abbot köyündeki sakin yaşam bir anda altüst olur. Dul bir kadının şüpheli intiharı asılsız dedikodulara yol açar. Köy, ilk kocasını öldürdüğünü bilen biri tarafından kadına şantaj yapıldığı ve Roger Ackroyd'un onun gizli aşığı olduğunu söylentileriyle çalkalanmaktadır. Fakat Ackroyd cinayete kurban gidince, tüm şüpheler ev halkının üstüne odaklanır. Kendini emekliye ayıran ve sebze yetiştirmek için King's Abbot köyüne yerleşen, Hercule Poirot, istemeden cinayete el koyar ve şeytani bir zekaya sahip katili yakalamaya çalışır.

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes